Tarih 01.09.2010 Çarşamba, Son iki haftadır çektiğim korkunç diş ağrıları sonucu başladığım antibiyotik sayesinde apsenin inmesiyle beraber (diş doktorum) Burhan Tan’dan randevu alıyorum. Randevum ertesi gün iş çıkışı saatinde.

Tarih 02.09.2010 Perşembe, Sıradan geçen mesai gününün ardından… İş çıkışı koştura koştura Burhan’a gidiyorum. Hiç sürpriz olmayan bi şekilde sol alttaki 20’lik dişimin ameliyatla alınacağını söylüyor. Sağ alttaki de yaklaşık 5 yıl önce aynı şekilde alındığı için hiç panik olmuyorum. Sadece lanet diş ağrısından kurtulmak istiyorum… Ameliyat tarihim 06.09.2010 Pazartesi…

Muayeneden çıktığım gibi ağız filmi çektirmeye gidiyorum. Onca küpeyi ve özellikle hızmayı, sonrasında kafamdaki yaklaşık 20 tel tokayı çıkartmam 15 dakikamı alıyor neredeyse. Sonrası kolay… Antibiyotiğe devam ameliyata kadar…

Tarih 06.09.2010 Pazartesi, Ameliyat günü. Korkmuyordum ya hani ben; bi heyecan sardı. Sanki ne olacaksa. Hala ağrım var. Tok gitmem lazımmış. İşten 1 saat erken çıkıp Pandora’yla buluşuyorum. Güzel bi yemek yiyorum. Malum önümüzdeki bi kaç günü sadece sütle geçiricem. Öyle olması gerektiğinden değil, acırsa diye korkumdan.

Burhan’a gidip 10-15 dk. içinde ameliyatımı olup çıkıyorum. Evet ağrıyor. Çok ağrıyor aslında. Ama dert değil. Çünkü ufak bi kesi atıldı ve dikişe gerek kalmadı, yani daha çabuk iyileşecek dişin çekildiği yer. (Ben öyle sanıyorum en azından).

Gergin ancak işten çıkıp gelebiliyor. Dışarıda beni karşılayıp taksiyle eve götürüyor. Sigara içmek, sıcak soğuk vs. her şey yasak. Gergin karşımda koca bi kase dondurmayı mideye indiriyor (Kendime not: bunun intikamını almayı unutma lütfen) .

Lüleburgaz – Büyükkarıştıran otobüs biletim günler öncesinden alınmış durumda. Bayramın ilk gününün akşamı Bursa’da evli olan minik kardeşim Selin ve eşi İstanbul’ a gelecekler. Bende anneme geçicem o gün ve güzel bir bayram günü geçecek. Ertesi sabah hep beraber yeğen sevmeye diğer kardeşim Pelin’e geçicez. Planlar böyle.

En başta dediğim gibi, otobüs biletim günler öncesinden alınmış durumda…

Tarih 07.09.2010 Salı, Sabah işe gelirken 4 kutu süt aldım. Çikolatalı, çilekli, muzlu vs… Bir şey yemem mümkün değil. Ağrım muazzam. İltihap uzun süre kaldığından iyileşmesi zaman alacak. Önceki ameliyat sonrası hiç ağrı çekmemiştim oysa ki, hiç tahmin etmediğim bi şeydi bu. Fuck!

Akşam, evde, yatmadan hemen önce; hapşırıyorum. , boğazım kaşınıyor tatlı tatlı. Burnumda akıyor gibi. Önemsemeden yatıyorum. Nasılsa sabaha bir şeyim kalmaz… (Ya da ben öyle sanıyorum…)

Tarih 08.09.2010 Çarşamba, Sabah nefes almakta zorlanarak uyandığım yetmiyormuş gibi berbat bi şekilde burnum akıyor. Acı gerçekle karşı karşıyayım: Grip oldum!

Bayramdan hemen önce, ertesi gün yeğenimi sevmeye gidecekken!

İşe sürünerek gittikten hemen sonra biletimi iptal ediyorum. Hastayım, mutsuzum, hayal kırıklıkları içindeyim.

Eve geliyorum…

Gergin önceden bayram planını yaptığından dolayı Lüleburgaz’a gitmek için yola çıkıyor. Yanında kalayım, gitmiyim diye yaptığı tüm ısrarlarına karşı çıkıp gitmesini söylüyorum. Nasılsa iki güne bi şeyim kalmaz ! (Ya da ben öyle sanıyorum!)

Tarih 10.09.2010 Perşembe, Perişan haldeyim. Bayramlaşmak için anneme bile gidecek halim yok. Öksürmekten bitap düştüm.

Tarih 13.09.2010 Pazartesi, İşe sürünerek gittim.  Hani iyileşecektim ben hemencik ? Diş çekildi hala ağrısı devam ediyor. Burhan’ı devamlı taciz ediyorum. Bugün kliniğe çağırdı,  çekim yerine bakacak.

Sonunda iyi bi haber; acım bi iki güne tamamen geçmiş olmalı. Hiç bi sorun yok çekim yerinde. Sadece 1 ay sonra muayeneye gidicem.

Resmen korkunç bir hafta geçirdim. Bitsin artık.

Tarih 18.09.2010 Cumartesi, Sonunda tamamen iyileştim. Diş ağrım da yok, gripte…  Sadece telef olmuş, yapayalnız geçirilmiş bir tatil…

E tüm bunların sonunda;

– Bahtsız Bedevi?

– Buyrun, Benim!